Sıkça Sorulan Sorular
Fırça seçimi konusunda diş hekiminize danışmanızda fayda vardır. Bazı insanlar dişlerini farkında olarak ya da olmayarak çok bastırarak fırçalar. Böyle durumlarda diş eti çekilmeleri görülebilir. Diş eti çekilmesi olan kişilerin sert kıllı diş fırçası kullanması doğru değildir. Çünkü sert kıllı diş fırçaları diş etlerini daha çok deforme edeceği ve dişlerde aşınmalar yapacağı için bu kişilerin yumuşak kıllı fırça kullanmaları önerilir. Bazı insanların da ağız yapısı küçüktür. Böyle kişiler büyük başlıklı fırça kullandığında ağzın arka bölümüne ulaşmakta güçlük çekerler. Bu şekilde ağız hijyeni tam olarak sağlanmayacaktır. Ağız yapısı küçük olan kişiler orta ya da küçük başlıklı fırçalar seçmelidir. Ya da bu kişiler döner başlıklı fırçalar da kullanabilir. Döner başlıklı fırçaların başlıkları küçüktür. Manuel olanlara kıyasla arka bölümdeki dişlere ulaşılması daha kolay olacaktır. Çoğunlukla dişlerin iç kısımlarındaki lekelerden şikayet edilir. Sigara, çay ya da kahve kullanımı bu lekeleri arttırmaktadır. Ancak düzenli fırçalamayla bu lekeler en aza indirgenebilir.
Kullanılacak fırçanın diş ve ağız yapısına göre tercih edilmesi gerekir. Ancak genel bir öneri olarak, diş fırçası kıllarının dümdüz ve orta sertlikte olmasıdır. Başlık büyüklüğü de orta boyda olmalıdır. Diş fırçası belirli aralıklarda (ortalama üç dört ay) değiştirilmelidir. Uzun süre kullanılan fırçaların kılları yana doğru eğilir ve diş etlerine batabilir. Öte yandan uzun kullanılan fırçaların temizliği yeni bir fırçaya kıyasla yüzde otuz oranında azalır. Belli hastalıkların ardından fırçada yeniden enfeksiyona sebep olabilecek mikroplar bulunur bu yüzden özellikle o dönemde kullanılan fırçayı değiştirmek gerekir.
Diş macunlarında da tıpkı diş fırçalarında olduğu gibi birçok çeşit bulunur. Macunlar da kendi içerisinde farklı özelliklere sahiptir. Beyazlatıcı, çürük önleyşcş ya da diş eti koruyucu gibi farklı çeşitleri mevcuttur. Diş macunu seçiminde sorun yaşanan unsur dikkate alınarak tercih yapılmalıdır. Örneğin çürük problemi yaşanıyorsa fluorid gibi yüzeyel koruyucu etkisi fazla olan bir macun seçilmelidir. Ya da hassasiyet sorunu varsa hassasiyet giderici bir diş macunu kullanılmalıdır. Renklenme sorununda ise beyazlatıcı özelliği olan bir macun tercih edilmelidir.
Eksik dişler ağız içindeki doku bütünlüğünün bozulmasına sebep olabilir. Eksik dişler bu bölümün tam fonksiyonunu yerine getirememesine sebep olur. Eksik diş bulunan bölgenin etrafındaki dişler zamanla sağa sola evrilir. Bu gibi durumlarda sistemin bütünlüğü bozulur. Eksik diş olması halinde diğer dişler arasında boşluk oluşur. Besin artıkları bu boşluklarda birikerek çürük ve diş eti problemleri oluşturur. Yapılması gereken, diğer dişlere zarar vermeden eksik dişin giderilmesidir. Eksik diş eksik bir organ olarak kabul edilerek bir an önce tedavi edilmelidir.
Diş çekimi için işlem uygulanacak bölgede anestezi sağlanması gerekmektedir. İltihap olması halinde anestezik maddenin dağılması doku içinde zorlaşacaktır. Bu gibi durumlarda tam bir anestezi sağlanamayabilir. Buna ek olarak, diş çekiminin ardından damarlar ağız ortamına açılır ve tükürükle kaynaşır. Böyle bir durumda iltihap, kan elemanlarıyla etkileşime girer, baş ve boyun bölümünde damar sinir paketlerine komşu olan diş çekim bölümünden tüm vücuda yayılabilir.
Diş çekimi öncesi ve sonrası antibiyotik kullanılmasını gerektiren başka bir sebep de hastanın sistemik durumu ve kullandığı ilaçlardır. Diş ile ilgili yapılan işlemler sırasında ortaya çıkan bakteremiyle oluşan önemli komplikasyon infektif endokardittir. Bu komplikasyon kalbin iç zarının, kapaklarının ya da damarlarının enfeksiyonudur. Bu, hayati tehlike arz eden ciddi bir hastalıktır. Vaktinde müdahale edilirse ilk geçirilen endokarditin iyileşme oranı yüzde yüzdür. Ancak geç kalındığı takdirde ölüm riskiyle karşı karşıya kalınır. Antimikrobiyal tedavilerin geliştiği bu çağda bile bu infeksiyonun ortaya çıkması durumunda gerçekleşen ölüm oranı oldukça önemlidir.
Bu tür riskler göz önünde bulundurulduğunda iltihap olması halinde diş çekimini ertelemek daha doğru olacaktır. İltihabın yayılması ve infektik endorkardit riskinin ortadan kaldırılması için reçete yazılmalıdır. İltihabı olan her insanda bu gibi komplikasyonların gelişeceği söylenemez. Ancak burada önemli olan bahsi geçen komplikasyonların gelişiminde yüksek risk grubu olan hastaları saptamak ve önlem almaktır. Yüksek risk grubundaki hastalar prostetik kalp kapağı taşıyanlar, kalp hastalığı olan çocuklardır. Bu hastaların kanamalı bir diş tedavisi öncesinde iltihabı olsa da olmasa da antibiyotik kullanması gerekmektedir.
Diş çekimi için işlem uygulanacak bölgede anestezi sağlanması gerekmektedir. İltihap olması halinde anestezik maddenin dağılması doku içinde zorlaşacaktır. Bu gibi durumlarda tam bir anestezi sağlanamayabilir. Buna ek olarak, diş çekiminin ardından damarlar ağız ortamına açılır ve tükürükle kaynaşır. Böyle bir durumda iltihap, kan elemanlarıyla etkileşime girer, baş ve boyun bölümünde damar sinir paketlerine komşu olan diş çekim bölümünden tüm vücuda yayılabilir.
Diş çekimi öncesi ve sonrası antibiyotik kullanılmasını gerektiren başka bir sebep de hastanın sistemik durumu ve kullandığı ilaçlardır. Diş ile ilgili yapılan işlemler sırasında ortaya çıkan bakteremiyle oluşan önemli komplikasyon infektif endokardittir. Bu komplikasyon kalbin iç zarının, kapaklarının ya da damarlarının enfeksiyonudur. Bu, hayati tehlike arz eden ciddi bir hastalıktır. Vaktinde müdahale edilirse ilk geçirilen endokarditin iyileşme oranı yüzde yüzdür. Ancak geç kalındığı takdirde ölüm riskiyle karşı karşıya kalınır. Antimikrobiyal tedavilerin geliştiği bu çağda bile bu infeksiyonun ortaya çıkması durumunda gerçekleşen ölüm oranı oldukça önemlidir.
Bu tür riskler göz önünde bulundurulduğunda iltihap olması halinde diş çekimini ertelemek daha doğru olacaktır. İltihabın yayılması ve infektik endorkardit riskinin ortadan kaldırılması için reçete yazılmalıdır. İltihabı olan her insanda bu gibi komplikasyonların gelişeceği söylenemez. Ancak burada önemli olan bahsi geçen komplikasyonların gelişiminde yüksek risk grubu olan hastaları saptamak ve önlem almaktır. Yüksek risk grubundaki hastalar prostetik kalp kapağı taşıyanlar, kalp hastalığı olan çocuklardır. Bu hastaların kanamalı bir diş tedavisi öncesinde iltihabı olsa da olmasa da antibiyotik kullanması gerekmektedir.
Yirmi yaş dişlerinin kişide yarattığı belirtiler ve fiziksel durumu kişiye özgüdür. Bu sebeple bu dişlerin çekilme gerekliliği dişin pozisyonu ve neden olduğu belirtilere bağlıdır.